Bir dilin bütün sözcüklerini
kullansam
seni tarif Edemeyeceğimi biliyorum.
Ulaşılmaz oldun hep;
dokunmak Hissetmek ve dolu dolu yaşamak
isterken seni,
kocaman bir Yalnızlıktı payımıza düşen
Payıma düşen her şeyi erteledim,
ama erteleyemediğim bir
Şey vardı,
sana benziyordu.
su olsan dokunduğumda Bozulurdun,
bozulmayan bir şey'din...
gidilecek bir yer Olsa
sonu olurdu,
sonu olmayan bir şey'din.
Uykuda Görülecek bir rüya olsa
uyanırdım,
beni rüyamdan
Uyandırmayacak bir 'şey'din...
simsiyah saçların olsun İstiyorum,
ama bahtın değil.
O gün seni gözlerinden,
anafatma'dan, üç ırmağın
birleştiği yerinden öpeyim desem,
aklına ırmaklar gelir.
Düşün ki yılan dağından aşağı
iniyoruz ve dünyada sadece
İki kişilik türkü kalmış,
onu söylüyoruz.
öyle Bir 'şey'sin sen...
seni düşündükçe yoruluyorum desem
Dünyanın en büyük yalanı olur.
yalanım yok.
Bu günden yarına ne kalır bilmem,
ama sen kalırsın
tıpkı Yatağı değişmeyen bir ırmak gibi
Yaşadıklarımız azdı,
zamana sığmadık yaşamak isterken
her Şeyi.
Bu gün şarkı söylüyorsam,
o gün şarkı değil,
şarkı gibi seni yaşamak isterim.
Halkıma benziyordun,
bir yanın göç,
bir yanın toprak Kokuyordu hep.
Gezmediğim yerin kalmadı,
bazen yasaklandın bana,
bazen bir suç gibi
boynumda taşıdım seni.
Yedi telli Sazımla bile anlatamadım,
sen bir uçurum gülüydün
Ellerimi her uzattığımda
bin kırıkla geri döndüm.
Yasaların bile tanımlayamadığı
bir şey'din.
Haritalara sığmazdın,
her ülkede bir başka gülüyordun,
uzundun, inceydin,
dokunduğumda nereli olduğumu seninle
hatırlardım.
Bana hep kendimi
hatırlatan bir 'şey'sin Sen
Uzaksın, yakınsın, özlenensin
ama bugün değil,
yarın gib bir şey'sin sen
Bugün her şeyi değiştirmek için
çabalarken,
sen değişmeyen
olarak duruyorsun karşımda.
Kabul ediyorum,
dünyaya bu Kalsın, ama sen bilme,
dünyada kaç iklim, kaç zulüm,
kaç ölüm var?
bir seni bunların karşısına koymak
nasıldır bilemezsin.
bilme!
Bugün her ölümle biraz ölürken,
seni düşündükçe hayata
dönüyorum yeniden.
Gecenin en karanlık yerindeyim,
bir sigara ateşinin
aydınlattığı kadar ışık bile olsan,
yine de istiyorum Seni.
Sadece benim seni anladığım,
kimsenin unutmamak için
defterine not düşmediği,
ama hayatımda hep bir dipnot
olarak kalan kendi yasaklarım gibi,
unutmuyorum seni.
Dağları delmiyorum,
inmek istiyorum oralardan.
Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak,
günaydın der gibi
Sokağa fırlamak ve şarkı
söylemek istiyorum.
Adına aşk diyorlar,
gelecek diyorlar...
bana yetmiyor.
Her Şarkımda sana bir adım daha
yaklaşmak istiyorum.
Bir başka Dilden seviyorum seni,
kırmızıdan daha uzundur.
Gelincikler gibi bir mevsim değil,
dört iklim, köşe bucak
Kim ne derse desin geri dönecek
yerim yok,
bir kentin Ortasında
çığlık çığlığa bağırarak
tek başına kalsam da,
yine seviyorum sen.
Bu bir suç duyurusudur,
kendimi ihbar ediyorum.