Ey Rabbim
Peygemberlerle baş başa
Konuşacağınız zaman
Bu konuşmanızdan önce sadaka
Veriniz buyuruyorsun..
Benim tasadduk edecek hiç birşeyim yok
Gölgemde beni savururken canlarını
Veren çocuklardan başka.
Kabul buyur Allahım
Beni duyur Allahım
Sübhan olan ALLAHIM.
Ya RESULALLAH ben Kudüsüm.
ALLAHIN dokunulmaz kıldığı
3 hareminden biri,
Yer yüzünün süslerinden bir süsüm.
Kalbinde Mescidi aksai taşıyan,
Sokaklarında peygemberlerin yürüdüğü,
Güldüğü ama hep öldürüldüğü şehir.
Bu yüzden uzundur yasım.
İniltilerini duyduğum,
derdini dinlediğim o kütük misali,
beni de duy.
Beni de dinle,
Bu gün hem garip
hem de mahpusum.
Ebvadan döndüğüm günkü gibi öksüz,
Taif de taşlandığım
gün kü gibi sahipsiz.
Ebu talip mahallesinde ki gibi yalnız,
Tepeden tırnağa pusum.
Ben Kudüsüm.
Mekkeyi mükerremenin kardeşi,
O zemzemle umman
Ben ise kan dolu bir tasım.
O şehirlerin anası,
Bense şehirlerin mazlumuyum .
O sevinç gözyaşlarından deniz,
Ben acılardan bir nehirim.
O ayaklar altında kalmasın diye
Bir isra gecesiyle şeref vermiş fakirim.
Başım üstüne dedim
Başımla beraber dedim.
Sen göklere yükselirken
Başını ayaklarının altına koyan şehirim.
Her şehir senden bir teberrük aldı.
Bana da hüznüm kaldı o gece.
yüzümde Ebu Talibin
Haticenin hüznü vardı.
Yüzünde her hüznü unutturacak hüzünde
Hüznü gördüm
Sen hüzün Peygemberi
Ben hüzün şehri oldum
Gündüzlerim ölüm koktu
Gecelerim sen
Zeynebi, Ümmü Gülsümü
Rukiyeyi toprağa verdiğin gibi
Kaç kız çocuğunu bağrıma
bastım bir bilsen
Bildirsin azim olan Allah.
Sübhan olan Allah.
Ben Kudüsüm.
Kubbelerinde feryatlar yankılanan
Ağıtları saklayayıp seher vaktine,
Onlardan irili ufaklı kefenler ördüm.
ve ben iki Fatih gördüm.
İlki Ömer idi,
Yürüyerek girdi kapımdan.
Hem şehrime hem kalbime girdi.
Yine sen koktu sabahlarım.
Akşamlarım
Uzun sürmedi rüyalarım.
Sevincim yarım kaldı
Düşlerim yarım.
Yine gelirken beklerken Ömeri,
İkinci Fatihi gördüm kapımda.
Adı Selahattini Eyyubiy di.
O Nasıl bir oğul du öyle.
Adalet ve merhamet, insan suretindeydi.
Ve bir muhafız gördüm.
Eba El Eyyubel Ensarinin şehrinden
Uzatıp elini etten duvar ördü çevreme.
Çelikten kalkan.
Cennet mekan
Abdul Hamit han.
Ya RESULLAH ben Kudusüm.
Gözü Mekkede kulağı Medinede olan şehir
Mescidi kıbleteynde
Yüzünü kabeye dönüp
Uhud gibi sırtını yasladığın şehir.
Ümmetinin yüzü de kabeye dönük.
Ama bana sırt çevireceklerini
hiç düşünmemiştim.
Meryemin susup kundaktaki
İsanın konuştuğunu gördüm.
Ama Meryemlerin öldürülüp kundakların
ateşe verileceğini hiç düşünmemiştim .
Şimdi mazlumlar çocuklar
zayıflar kaldı yanımda.
Bedir de dua ettiğin
gibi onlara da dua et.
Deki Allah'a bu bir avuç
insanı helak edersen
Mescidi Aksada sana ibadet
edecek kimse kalmaz.
Duanı kabul buyursun Allah.
Sübhan olan Allah.
Allah kalbime Mescidi Aksa dedi ama
O adı koruyan olmadı.
Kendini haremin hizmetçisi
görenler terk etti beni.
Ağlayanım yok Kabeden
Mecsidi Nebiden başka.
Bir umudum var ki,
Seni alemlere rahmet gönderen Allah Var.
Davudun sapan taşıyla,
Caludu yere seren Allah var.
Hazreti Yakuba Yusuf'un
kokusunu taşıyan Allah var
Bana bunadı demelerinden korkmasam,
Sanki İstanbuldan Ömerin, Selahaddinin,
Adulhamitin kokusunu alıyoum.
Sanki bana doğru payitahtdan
Arslan seli akacak.
Kıpkızıl bir şafakta Göğüme
bir hilal bir de yıldız takacak.
Ya RESULLAH.
Huzurunda sesimi yükselttiğim
için af etsin beni ALLAH.
Ben Kudüsüm
Sen başımın tacısın.
Ama bugün ümmetine küsüm.