En güzeli anmaK için
Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın
geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.
İşte Bir yaşındasın...
Beni Sa'd yurdundasın.
Sana süt anne olmadı kadınlar,
Bu yüzden dargın bulutlar,
Bir damla yağmur indirmiyor...
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda.
Minicik bir bulut var gökyüzünde,
Sana aşık ayrılmıyor başucundan...
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.Halime kucağına alıyor seni,
Yüzünde bir gölgelik...
Seni güneşten korumak için..
Oysa minicik bulut gökyüzünde,
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın.
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip,
Kıtlığı da unutuyor,
yağmuru da, duayı da...
Ama sen unutmuyorsun.
Uğruna canlarımız feda o
gözlerinle; gökyüzüne bakıyorsun..
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına,
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur
damlaları iniyor buluttan...
Fakat çoğusu bilmiyor
yağmurun geliş sebebini.
Çoğusu bilmiyor seni...
Altı yaşındasın...
Medine i Münevvere yolundasın.
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen.
Yetimliğini hissediyorsun
baba kabristanında.
Sonra yolda, Ebva'da
öksüzlük karş yor seni.
Mekke'ye annesiz giriyorsun.
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni..
Ebu Talip bir başka seviyor...
Ya Rasulallah!
Mekke çocukları annelerine
seslenirler miydi senin yanında?
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın?
Mekke rüzgarları kaç gece
gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya?
Kaç gece anne diye hıçkırdın?
Efendimmmm!
Senin yerine de anne dedik annemize,
Senin yerine de baba dedik...
Yirmi beş yaşındasın,
Ve bambaşkasın.
Kimse sana denk değil.
Şefkat yayıyor kokun,
Güven veriyor sesin.
Sen Muhammed ül Emin' sin...
Otuz üç yaşındasın,
Dalga dalga rahmet var...
Otuz beş yaşındasın,
Hadi gel bekletme yar...
İniltiler çalıyor kapısını göklerin,
Hadi gel bekletme yar;
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey Yâr!
Nurdağına davet var!
İşte Kırk yaşındasın!
Hira Nur dağındasın.
Cibril iniyor göklerden.
Ve nokta nokta her yerden
salat, selam yükseliyor...
Sen kâinatın yüreğinden
hasretle kopan ' Ah! ' sın...
Karanlık gecelerimize sabahsın...
Sen Nebiyullahsın...
Sen Habibullahsın..
Sen Rasulullahsın...
Niye incittilerki seni sultanım?
Niye işkence yaptılarki sana?
Ebu Talip öldü diye mi
bu pervasızca saldırılar?
Himayesiz kaldın diye mi?
Kabe'deki ağlayışın
geliyor gözümüzün önüne...
' Amca yokluğunu ne çabuk
hissettirdin ' diyişin...
Haremde namaz k şın geliyor aklımıza.
Başına pislikler saç yor..
Başlar feda o mübarek başına..
Nasipsizler sana bakıp
nasıl da gülüyorlar..
Biri koşuyor Mekke
sokaklarından sana doğru,
Biri koşuyor ama sanki
yere inmiş Arş ı Âla...
' Bu koşan kimdir ' diye
bir soru dolaşıyor boşlukta..
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı Fatımatüz Zehra...
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın.
Sana yeryüzünde en çok benzeyen.
Gülmesi sen, ağlaması sen...
' Ağlama kızım ' diyişin
geliyor aklımıza..
Niye çıkardılar ki yurdundan seni?
Himayesiz kaldın diye mi?
Onlar bilmiyorlar mıydı
seni himaye edeni?
Seni yetim bulup barındıranı..
Seni alemlere rahmet kılanı...
Onlar deli diyorlardı
sana,
Sen susuyordun...
Mecnun diyorlardı, şair
diyorlardı, sen susuyordun...
'Seni bizim elimizden kim
kurtaracak' diyorlardı...
Sen,
Sen;
' Allah! ' diyordun;
Allah Azze ve Celle...
Semayı haşyet kaplıyordu,
Sen ' Allah! ' diyordun,
Arş ı Âla titriyordu,
Bedir' de ' Allah! ' diyordun,
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda...
Yüz yirmi beş bin sahabi:
' Anam babam sana feda olsun ' diyordu..
Ya Rasulallah;
Medine i Münevvere
sokaklarında yürüyordun.
Neccar Oğulları'nın küçük
kızları seni görünce,
Sevinçten ne yapacaklarını
bilememişlerdi...
' Beni seviyor musunuz '
diye sormuştun onlara..
' Seni çok seviyoruz Ya
Habiballah ' demişlerdi..
Sen de:
' Allah biliyor ki ben de
sizi çok seviyorum' demiştin...
Bu gün yaşayan gençler var,
Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor..
Gözyaşlarından belli ki seni
canlarından çok seviyorlar...
Senden başka kimseleri yok.
Allah biliyor ki, sen
onları da çok seviyorsun...
Altmış üç yaşındasın,
Refik i Âla duasındasın..
Senin için siyah yünden
çizgili bir cüppe dokunmuştu.
Kenarları beyazdı.
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın,
Ve mübarek ellerini dizine vurarak:
' Görüyor musunuz ne
kadar güzel ' demiştin..
Meclisinde bulunan
biri sana seslenmişti:
' Anam babam sana feda olsun
ya Rasulallah, onu bana ver.. '
Niye istemişti ki senden
sevdiğini bile bile...
İstendiğinde katiyyen '
hayır ' demediğini bile bile...
' Peki ' dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin.
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı,
Aynı cübbeden yine yine diktirdiler
Ama giyinmek nasip olmadı..
Haberler uçurmuştun Ebu
Hureyre' nin diliyle:
' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki,
keşke peygamberi görseydik de ne malımız
ne de evladımız olsaydı diyecekler '
Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini..
' Beni görmedikleri halde bana iman
eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim.'
Sultanım!
Ey Medine minberinde ' ümmeti,
ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili...
Ey Mekke mihrabında alemler
hesabına ' Allah! ' diyen sevgili...
Bize lütfu ilahi bahşedilen
kapına diz çöktük, bey' at ettik.
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik...
Ya Rasulallah!
Sen hâlâ kırk yaşındasın.
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...