Kapkaranlık bir gecede yüzümü ay’a çevirdim çaresizce
Olmazların girdabında kendi ateşime düştüm.
Umudumdu ateşime su taşıyan karınca
Öylesine bir çaresizlik,öylesine bir yol uğrunda ölmeye değer.
Kendinle baş başa kalıyor insan,herkes gidiyor gece olunca.
Hasret dolu bedenime saplandı sessizlik.
Gözlerim derdimi haykırıyor boş duvarlara..
Sokak lambaları söndü,bugün de sabah oldu sen yoksun yine.
Ne bu kalabalıklar,
Ne bu koca şehrin gürültüsü hiç birşey söküp atamadı seni içimden.
Yokken bile herkesten fazlasın bir çare gönlümde.
Duyuramadım gönlümdeki melodiyi bu zalim dünyaya.
Deli dediler gönlü aşka kapanmış kulaklar.
Öyle ya kim çeker olmazlarda bu cezayı?
Kim yatırır kalbini böyle bir aşkın mapusunda?
Söz geçmez divane duygularım kısar sesimi.
Koca dünya doluyor yine ciğerime.
Nefes alacak kaçacak bir köşe bulamıyorum.
Hasretinle içime çektiğim her nefes bir hançer gibi delip geçiyor yüreğimi.
Baktığım her yerde sen,ellerimin uzandığı her yerde senin suretin..
Nasıl bir acı nasıl bir sınav bilinmez?
Şimdi herşeyi bir kenara bırakıp gitme vakti.
Zincire vurup kalbini kelepçeyi takıp umutlarına.
Senden en uzağa,isminin dahi gelemeyeceği çok uzaklara..
Gelme sende artık gecelerime,rüyalarıma,sabahlarıma..
Zaten Yeterince Kirli Dünya...