BELMA SEBİL (MARİA MİSSAKİAN)
ATİLLA İLHAN
...
Seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
Sen beni görmedin görmedin
Kapıları çaldım adını sordum
Söylemediler öğrenemedim
Seni ben Kallavi sokağında gördüm
Bir daha görmedim bilmedim
Belma Sebil adını yakıştırdım
Aklıma geldikçe her sefer
Gözlerinin mavisini bitirdim
Saçlarının siyahına başladım
Kallavi sokağında güvercinler
Benim karanlık İstanbul'um
Bir esnaf kahvesine oturdum
Belma Sebil ya geçti ya geçer
Rüzgarını içime doldururum
Kallavi sokağında güvercinler
Bunca yıl sönmemiş umudum
Nisan değilse mayıs
Perşembe değilse pazar
Ben Belma Sebil'i bulurum
...
Yüksekkaldırım'da bir akşam
Maria Missakian'i düşündüm
Eğer kendimi bıraksam
yağmur olabilirdim yağardım
Kasım'da bir çınar olurdum
Yaprak yaprak dökülürdüm
Kalbimi sıkı tutmasam
Döküp saçıp boşaltsam
İçimde yükselen şiiri
Kaldırımlara döküp harcasam
Gözleri balıkçıl gözleri
Dudaklarında tutup rüzgarı
Maria Missakian adında biri
Gelse göğsüne kapansam
Gece gölgesine sokulsam
Gökyüzünde bulutlar büyüseler
Yağmuru dinlesem anlatsam
Şimşekler kırılıp dökülseler
Bizi sokaklarda bıraksalar
Leylekler üşüyüp gitseler
Dönüp arkalarına bakmadan
Yine akşam oldu Attilâ İlhan
Üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı
Belki Paris'te Maria Missakian
Avuçlarında bir çarmıh acısı
Gizlice bir sefalet gecesi
Çocuğunu boğarmış gibi boğup Paris'i
Sana kaçmayı tasarlar her akşam