Bu günlerde kendimi tamir
edilmesi mümkün olmayan bir
eşya ya gibi hissediyorum
Öyle gereksiz... Öyle
eski... Öyle yorgun...
Yerini yenisine kaptırmış,
ama henüz atılmaya kıyılmamış
bir eşya gibi yani...
Nereye gitsem yakıştıramıyorum
kendimi bir yere.
Kalsam fazlalıkmış gibi
bir duygu oturuyor içime.
Orta yaşların başında bir
ömrün sonuna gelmişim de, son
demlerime gün sayıyormuşum
gibi bir ağırlık var üzerimde.
Ben tadım tuzum yok diyeyim...
Sen anla halimi...
Dili olsa da konuşsa şu duvarlar...
Ama en çok da şu pencerenin camı...
En savunmasız halimi en net o gördü.
Karşısında defalarca ağladım.
İlk başlarda utanıyordum ağlarken
kendimle göz göze gelmekten,
Zamanla ona da alıştım...
Dedim ya.. Dili olsa da
konuşsa şu pencere.
Nelere şahit olmadı ki...
Mesela Ağustos'ta kar yağdı bu eve.
Kan çanağı gözlerimle kendime
baktığımda bir sabah, sol
kulağımın biraz üzerinde gördüm.
Ömrümün ilk karı düştüğünde
şakağıma, ben yirmi dokuz
yaşındaydım ve seni düşünüyordum.
Kaç mevsim değişti şu camın
arkasında bilmiyorum.
Artık mevsimleri saymayı da bıraktım.
Ben hala gittiğin o gündeyim,
sonra hiç yaşamadım.
Kalbimi alçıya aldırmak
istiyorum bu günlerde..
Sahi, alçı tutar mı kalp kırığını?
Kemik bile aynı yerden kırılmazken,
nasıl olur da kalp aynı yerden
defalarca kırılır anlamıyorum...
Galiba sargısı değil, yazgısı
iyi olmalı bazı yaraların.. Yani
kaderinde iyileşmek yoksa bir
yaranın, kan revan içinde kalsan
da onu taşımak zorundasın..
İşte sen kaderinde iyilesmek
olmayan en derin yaramsın..
O kadar çok şey biriktirdim ki içimde...
O kadar sustuğum, anlatmak
istediğim, ağlamak istediğim
o kadar çok şey var ki...
Ama bunlardan bahsedecek ne
hevesim ne de gücüm var artık..
Adının geçtiği herhangi bir
cümle bile kurmaya isteğim yok.
Adın bile batıyor inan..
Duygularımı anlatabilseydim keşke..
Neyle savaştığımı, nasıl
direnmeye çalıştığımı,
Her geçen gün nasıl kaybettiğimi, acı
çektiğimi ifade edebilseydim keşke.
Ama duygularımın karşılığı
yok hiç bir dilin sözlüğünde.
Zaten sende hiç olmadı. Ve
inan en çok bu acıttı...
Hissettiğim onca şeye
değer misin bilmiyorum.
Ama insan üzülüyor yine de.
Kolay mı sanıyorsun
onca yıl emek vermeyi?
Ama harcamak kolaydı öyle değil mi?
Tek bahanesiz, tek nedensiz,
hatta vedasız gittin..
Sen "Allah'a emanet ol" derken,
ben seni Allah'a havale ettim.
Ve nihayet olursa konusu
olursam bir sohbetin,
"yara" diye bahset benden.
Zira yüreğinde kanayacak
eski bir yarayım artık.
Ne yapsan, iflah olmazsın sen...