menu-iconlogo
huatong
huatong
avatar

Saat 12

Murat İncehuatong
panthro_tc9huatong
Lời Bài Hát
Bản Ghi
Karanlığımın örselenmiş

Ve tükenmiş kimliğinden yazıyorum

Merhaba çocuk;

Kaldırım taşlarına baktığımız

Esmer Ankara’nın yüzümüzü kavurduğu

Dudaklarımızı çatlattığı

Gözlerimizi doldurduğu

Bir çok gidişin ardına yaşanan

Ağlanan bir gecenin hapsinden yazıyorum

Merhaba arkadaş;

Gidişinle mi başlayacaktı

Kalbimin yeniden kanaması?

Ve özlemin, beni böyle çırılçıplak

Bir yangının ortasına mı bırakacaktı?

Öyle çok yoruldum ki çocuk

Bu kaçıncı sensiz gece?

Saymadım, adını koymadım,

Ve öylesine değiştim ki,

Görsen hem kaçar, hem de ağlarsın

Ben bu ayr ğı anlamadım çocuk

Hala karanlık odamı aydınlatan,

Bir elmanın yarısı sen, yarısı ben olan,

Siyah beyaz bir hatıranın

fotoğrafı baş ucumda

Cebimde burnunu sildiğin

o üç kuruşluk peçete

Yakut misali yanıp

duruyor kalbimin üstünde

Ve ben kalemi kağıdı

elinde hasrete pervane

Seninde dediğin gibi

yaramaz bir şairim yine

Soyadım ince yaa,

Yine ondandır ince

mevzulara tak p kalmam…

Dizlerine başımı koymayı,

Başını dizlerime koymanı özledim

Öyle çok özledim ki özlemden öte

Aslını sorarsan kalbini kırmak değil ,

İncitmek seni, asla!

Yemin ederim niyetim ağlatmak değil

Bütün sözlerim; çıkmazlara

sokan yokluğuna,

Bu karanlık odanın içine

bırakan hatıralarına

Ve dahası bir kere

sesini duyamayışımadır…

Öfke değil, nefret değil

Benimkisi hüzün sadece sevdiğim…

Sigaramın katranında

boğuluyorum Ankara sokaklarında

Senden benden arta kalan o mum yarasına

Dudaklarımı gömüyorum

Sonra acı içinde geceye sönüyorum,

Yoksun yaa… Gelmiyorsun yaa… Uzaksın yaa

Yokluğunun ağır bedeli

ve hepsi darbedir …

Hayata dair o gidişinle

açılan büyük çukur

Devrimdir kalbimde…

Seni özlerim, seni söylerim

Böylesine yalnız Ankara gecelerine…

Saat onikiye beş var

İdamımı vermişim

ASMIŞIM kendimi yalnızlığına,

Az sonra kapım çalacak

Ve son arzun diyecek Azrail

Bir yudum sen diyeceğim

Nerden bileceksin sevdiceğim

Gelmezsen öleceğim…

Şimdi kırık ezgiler

yankılanır odamda, Ankara’da

Hatta malum olur kalbimin ölüm marşları

Bir sessizlik olur sonra sallanır başım

Yakar senide sallanışım

o batasıca İstanbul’da

Adı diyorum adı batasıca İstanbulda

Ölesim tek geçmiş bir kaç satırda

Gelde bitsin diyeceğim

Yoksun bee sevdiceğim…

Şimdi ağlarım,

Dokunsan kanarım

Şimdi nasılsın desen,

Volkan olur patlarım

Sorma ne haldeyim, nerdeyim?

Ben kimim?

Şairin dediği gibi;

Kimliğimi tarif eden,

Yüzümü gösteren

O kahrolasıcası yüzümü diyorum

Aynalardan uzaktayım sevdiğim…

Karanlığın içine bir

ince yaram daha düştü,

Sen yoktun kar beyazım,

her yan kırmızıya döndü

Görmezdin, göremezdin, bilmezdin ki

Herkes gitti yine, o rutubetli odamda,

Kafam cigara dumanı içerisinde,

İçime sensizliği sindirmeye çalışıyorum

Ve biliyor musun

bunu yapamayacağımı bile bile

Seni içimden silip atmaya çalışıyorum…

Seni seviyorum,

seni seviyorum,

seni seviyorum,

Hoşçakal iki gözüm; saat on iki...!

"Murat İnce"

...

Nhiều Hơn Từ Murat İnce

Xem tất cảlogo

Bạn Có Thể Thích